MHP GRUBU ADINA MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizleri ekran başında izleyen Anadolu'nun asil evlatlarını, aziz vatandaşlarımızı ve Gazi Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum.
Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. 6 Şubatta yaşadığımız depremin hemen ardından Tarım Bakanlığımız deprem bölgesinde AFAD’la iş birliği yaparak koordineli bir şekilde çalışmalara başlamıştır. Bu süreçte Devlet Su İşleri, Orman Genel Müdürlüğü ve diğer birimlerden alınan makine, ekipman ve personel takviyeleriyle sahada etkin bir şekilde faaliyet gösterilmiş, depremden
etkilenen il müdürlüklerimizle iletişime geçilerek Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında ekipler bölgeye yönlendirilmiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey olmak üzere devletimizin yaralarını sarmasında gayret gösteren tüm bakanlarımız ile bugün bütçesi üzerine söz almış bulunduğumuz Tarım ve Orman Bakanımız, tüm Bakan Yardımcılarımız ve bakanlık personellerine deprem bölgesinde
ilk andan itibaren göstermiş oldukları özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; depremden sonra mevcut hasar tablosu bize ilimizde ve deprem bölgesinde ihtiyaç olan eksiklikleri göstermiş, önümüzdeki yıllarda bir daha aynı tabloyla karşılaşmamak için alınacak tedbir ve uygulanacak kararların daha kapsayıcı, coğrafi şartlar ile bölgesel yapıya uygun, uzun vadeli eylem planları ve projeler oluşturulması gerektiğini göstermektedir. Unutulmamalıdır ki felaket sonrası yeniden inşa süreci uzun
vadeli bir çaba gerektirir. Bu süreçte köylülerin ve çiftçilerin katılımıyla oluşturulan stratejik planlar sürdürülebilir ve dirençli bir toplumun inşası için temel oluşturacaktır. 6 Şubat depreminden sonra kentlerimizde meydana gelen yıkımlarla beraber, kırsal alan ve köylerimizde aynı derecede yıkım ve hasar görmüş üreticilerimizin ve çiftçilerimizin evleri, ahırları, tesisleri depremden etkilenmiş ve yıkılmıştır. Ağır hasarlı olan bu yapılar valilik ve çevre şehircilik il müdürlüğü tarafından yıkılacaktır, bu durumda üreticilerimiz mağduriyet yaşayacaktır. Soğukların başladığı bu kış aylarında acilen 50 veya 70 metrekarelik ahır çadırlar alınarak üreticilerimize dağıtılması çiftçilerimizin Bakanlığımızdan ivedilikle talepleridir. Çadırın geçici bir çözüm olması nedeniyle özellikle ahır ve ağıl altyapılarının iyileştirilmesi, çok faydalı olan ve çiftçiler tarafından yapımı gerçekleştirilen geçmiş yıllarda da bölgede uygulanan yüzde 50 hibeli ahır projelerinin deprem bölgesi illerinde de hibe miktarlarının artırılarak tekrar uygulamaya konulması önem arz etmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığınca yürütülmekte olan tohum dağıtımı, makine, ekipman alımı,mera ıslah projeleri ile kırsal kalkınma yatırım projelerine destek verilmesi üreticilerin sektörde kalmaları ve yatırım yapmaları adına da önemli olacaktır.
Asrın felaketinden sonra, dünya kayısı başkenti olan Malatya’mızda kayısı üreticilerimiz derinden etkilenmiş olsa da hasatlarını kaldırmışlardır. Bu yıl kayısı üreticilerimiz 385 bin ton yaş kayısı hasadı sonrası 77 bin ton kuru kayısı rekoltesi beklenmektedir. On bir aylık süreçte altmış 63.842 ton kuru kayısı ihracatımızla 367 milyon 252 bin dolar ülke ekonomisine girdi sağlamıştır.
Kayısı üreticilerimizin çiçeklenme döneminde aşırı yağıştan kaynaklanan monilya hastalığı oluşur. Bu monilya hastalığıyla mücadelesinde de TARSİM kapsamına alınıp destek verilmesi üreticilerimizin talepleridir.
Rekoltenin yüksek olacağı dönemler için ilimizdeki lisanslı depoculuk kapasitemizin de artırılması ve ülke ekonomisinde önemli yer alan kayısı üretiminin sekteye uğramaması için son dönemde gündeme gelen ve başka ülkelerden ülkemize sokulan kuru kayısı “export”unun araştırılması önem taşımaktadır. Sayın Bakanım, bu konu hakkında da ilgi ve alakanızı bekliyoruz.
Malatya'da toplam 200 bin ton buğday ve arpa hasat edilmektedir. Mevcut Toprak Mahsulleri Ofisi silosunun fiziki şartları yetersiz olup Toprak Mahsuller Ofisinin bünyesinde 30 bin tonluk yeni silo yapılması depremden sonra şehrimiz ve tarım sektörü için de önem arz etmektedir.
Tarım sektörünün desteklenmesi adına atılacak adımlar arasında gölet projelerimiz de önem arz etmektedir. Malatya Yarımcahan Projesi Pompaj Sulaması, Merkez Yenice Göleti Sulaması, Malatya Merkez Yenice Göleti iletim hattı, Doğanyol Kutan Göleti, Hekiman İğdir Göleti, Hekimhan Hasan Çelebi Karapınar Göleti, Kuluncak Alvar Göleti, Yazıhan Epreme Göleti, Darende Ilıca Göleti projelerinin ve Şilan Barajı ve Beypınar Göleti’nin de 2024 yılı
içerisinde gerçekleştirilmesini Bakanlığımızdan talep ediyoruz.
Ayrıca, depremde ağır hasar alan ve yıkımı yapılan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Hizmet Binasının yerine yeni yapılacak olan hizmet binası ve yine depremde yıkılan lojmanların yerine Tarım ve Orman İl Müdürlüğü çalışanları için de yeni lojman yapılması.
Ayrıca, şu anda konteynerde hizmet vermekte olan Yeşilyurt ilçe müdürlüğümüz ile kaymakamlık binalarında hizmet vermekte olan Kale, Doğanyol ve Battalgazi ilçe müdürlüklerimiz için de hizmet binası yapılması gerekmektedir.
“Köylü milletin efendisidir. Saban tutan el, kılıç tutan elden üstündür. Ulusal ekonominin temeli tarımdır.” diyen Atatürk, “Köylü milletin efendisidir.” sözünü ilk kez 1 mart 1922’de Büyük Millet Meclisinde dile getirmiştir. Bunu dile getirdikten sonra “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üreticisi köylüsüdür. O hâlde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete müstahak ve layık olan köylüdür.” demiştir ve o güne ait bir anısını da anlatmıştır.
Müsaade buyurursanız, burada paylaşmak istiyorum: Atatürk, 1936 yılında, arkadaşı rahmetli Nuri Conker’le tebdilikıyafetle dolaşırken, çifte öküzün yanında merkebi koşmuş bir köylüyü görüyor, ona bunu neden yaptığını soruyor. Adı Halil olan köylü, vergi borcu nedeniyle memurların bir öküzünü sattırdığını söylüyor ve ilgililere anlatamadığını da şikâyet ediyor. Atatürk, başta Başbakan İnönü olmak üzere, bu konuyla ilgili yetkili 25 kişiyi Florya
Köşkü’nde yemeğe çağırıyor. Tabii, aynı akşam köylü Halil Ağa’yı da yemeye çağırıyor ve derdini açıklamasını istiyor. Halil Ağa, sıkılgan biçimde başından geçenleri tek tek anlatıyor: “Efendim, memurlara gittim, müdürlere gittim, daire müdürlerine gittim -tabii o zaman daire müdürleri falan yok- vekillere gittim, Başvekil İsmet İnönü'ye kadar gittim, sesimi duyuramadım, beni dinlemediler.” diyor, devlet yetkilisine ulaşamadığını söylüyor. Atatürk, masadaki heyete dönerek “Arkadaşlar, biz İstiklal Savaşı’nı Halil Ağa'nın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık. Bu memlekette adaleti böyle mi sağlayacağız?” diyerek “Gerekirse vergi borcu ertelenebilir ama köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınamaz.” der ve bir dizi önlem alınması için de emreder. Durumu da tam olarak anlayamayan Halil Ağa, tabii, o gün farkına varıyor Ata’nın karşısında olduğunun, “Sayın Gazi Paşa, beni bağışla, galiba sizi anlayamadım, özür diliyorum.” diyor. Atatürk de “Ne demek, sen bizim gözümüzü açtın.” diyor ve utangaç Halil Ağa’yı yolcu ettikten sonra köylünün, üreticinin belini kıran tüm yasaların kaldırılması talimatını veriyor ve “Köylü milletin efendisidir.” diyor; kıssadan hisse.
Ülkemizin omurgası olan, ekonomimizin temeli köylümüz ve çiftçimize tarımsal kredi ve destek verilmesi, deprem bölgesindeki çiftçilerimizin de borçlara yapılandırılması talepleri yer almaktadır.
Tarım ve Orman Bakanlığımızın bütçesini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak desteklediğimizi ifade ediyorum. Gazi Meclisimizi, aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. Servetiniz ana baba duası olsun. Allah’a emanet olun.